Kapadokya Şarap

Kapadokya Şarap

Kapadokyada Şarapçılık 

Kapadokya'da Şarabı Mağrada İçebilirsiniz

Kapadokya denince akla ilk gelenlerden birisi bölgenin kalkınmasında etken olan bağcılık ve şarapçılıktır bölgede bu güzel yıllanmış tatları müşterilerine sunan çok sayıda şarap evi bulunmaktadır.

Orta Anadolu'da şarapçılık denildiğinde akla gelen önemli merkezlerden biri de Kapadokya'dır. Çok köklü bir şarapçılık geleneğine sahip olan bölge, yöreye özgü Emir üzümlerinden üretilen beyaz şarapların kalitesi ile ünlenmiştir. Emir üzümlerinden yapılan beyaz şaraplar 1980'li yılların başlarında ilk kez Doluca 'nın çıkardığı Nevşehir şarabı ile adını duyurmuştur. 

Kapadokya bölgesi ünlü bağlarını volkanik etkinlikler sonucu yörede oluşmuş olan tüflü topraklara borçludur. Kapadokya bölgesini çevreleyen Erciyes Dağı, Hasan Dağı ve Melendiz Dağı gibi üç önemli yanardağın püskürttüğü atıklar sonucu bölge eski dönemlerde tamamen lavlarla kaplanmıştır. Bu lavlar doğal etkiler sonucu zamanla ufalanmış ve tüflü toprak adını verdiğimiz bir toprak türü ortaya çıkmıştır. Tüflü toprağın bağcılık açısından en önemli özelliği, hem iyi üzüm vermesi hem de asma yetiştiricilerinin baş belası olan asma bitinin yaşamasına olanak vermemesidir. Kapadokya'daki volkanik kaya yapısının şarap üretimi açısından diğer önemli özelliği ise, sert olmayan bir kayalık yapı yaratmış olması ve bu kayaların içlerinin kolaylıkla oyularak şarap için uygun mahzenler hazırlanabilmesidir. Kapadokya'daki kaya içi mekanlar serin ve sabit ısılı ortamlarıyla şarap üretimi için gerçekten ideal ortamlar sunmaktadırlar. Kaya içine oyulmuş serin mahzenlerde gerçekleştirilen fermantasyon sırasında ısı fazla yükselmez ve şaraba içim sırasında hoş bir aroma sağlayan değerlerin yok olması önlenmiş olur.

Kapadokya bölgesi şarap üretimi açısından bu avantajlarının yanı sıra yerel olarak yetiştirilen birinci kalite bir siyah üzüm çeşidine sahip olmaması açısından şanssız sayılabilir. Kapadokya bölgesinde üretilen Dimrit siyah üzüm çeşidinden vasat kalite şaraplar elde edilmektedir. Bölgedeki yetiştiriciler bu açığı kapatabilmek amacıyla Kalecik'ten getirdikleri Kalecik Karası, Elazığ'dan getirdikleri Öküzgözü, Diyarbakır yöresinden getirdikleri Boğazkere ve Tokat bölgesinden getirdikleri Narince gibi kaliteli üzümleri bölgede yetiştirmeye başlamışlardır. Kapadokya'da şarap üreten önemli firmalar arasında ilk akla gelenler Turasan ve Kocabağ şarap işletmeleridir.

TURASAN BAĞCILIK VE ŞARAPÇILIK

Kapadokya bölgesinin en eski şarap işletmesi olan Turasan Şarapçılık, 1943 yılında Hasan Turasan tarafından kurulmuş. Bölgede özel girişimle kurulan ilk şarap işletmesi olan Turasan Şarapçılık, Kapadokya bölgesinde modern teknoloji ile ürettiği şarapları yurt dışına ihraç eden tek işletme. Firmanın, Kalecik Karası, Emir ve Narince gibi Türkiye'nin en soylu üzümlerinin üretildiği 300 dönüm yüksek sistem bağı bulunuyor. İki milyon litre üretim kapasitesine sahip olan işletme, her geçen yıl üretim kalitesini artırıyor. Bu çabalar 1980 ve 1990'lı yıllarda firmaya birçok kalite madalyası kazandırmış.

KOCABAĞ ŞARAP İŞLETMESİ

Nevşehir'in Yeşilyurt bölgesinde bulunan bir bağdan adını alan Kocabağ Şarap İşletmeleri'nin kurucusu Mehmet Erdoğan ilk olarak 1972 yılında, kayaları oyarak yaptığı havuzlarda şarap üretmeye başlamış. Ardından oğlu Hasan Erdoğan 1986 yılından sonra Türkiye'nin en gözde üzümlerinden Narince, Kalecik Karası, Öküzgözü ve Boğazkere üzümlerini kendi bağlarında yetiştirerek kaliteli şarap üretimine yönelmiş. Uçhisar'daki 200 tonluk kayadan oyma mahzenlerin üst katını satış mağazası ve şarap tadım yerine dönüştüren firma, burada ziyaretçilerine şarap tattırıyor. İsteyenler ise alt kattaki mahzenleri gezebiliyorlar. Firmanın ayrıca Yeşilyurt Sığırlı köyünde 300 tonluk bir mahzeni daha bulunuyor.

Kapadokya Şarap Evleri

Ürgüp Şarap Evleri'ne" uğramaya var mısınız? Bazen otantik bir testide sunulan şarap, bazen de zarif bir kadehte sunulur ziyaretçiye. Kapadokya yöresinin nadide üzümlerinin yetiştiği bereketli bağlardan kadehinize damlayan kan kırmızısı ya da buğulubeyaz şarapların tadına duyamayacağınızı biliyorduk. Yöre halkının bir bolümü m odern tekniklerle şarap üretimini yaparken, bir bölümü hala ala yadigarı uygulamalardan asla vazgeçmemektedir. 

Etrafımızı saran beyaz bulutların sırrını birlikte çözelim. Uçhisar etrafındaki vadilerde, Göreme-Kılıçlar ve Güllüdere Vadileri'ride, Ürgüp Üzengi Vadisi'nde, Ortahisar – Balkan Deresi ve Kızılçukur Vadisi'nde, Nevşehir yakınlarındaki Çat Vadisi'nde ve Kayseri sınırları içindeki Soğanlı Vadisi'nde birbirinden güzel, heyecanlı çırpınışları ile uçuşan güvercinlerdir bunlar. Güvercin, islam inancına göre aileye bağlılığın ve barışın; Hıristiyanlıkta ise Tanrı'nın ruhunun simgesidir. Hemen hemen tüm vadilerin yüksek kısımlarına ve peribacalarının üst kısımlarına, doğu ya da güney yönüne güvercinlikler inşa edilmiştir. Güvercinlikler 18., 19.. 20. yüzyıla tarihi eniri er ve islam resim sanatını çok iyi biçimde yansıtırlar.

Kapadokya Bagcilik ve Sarap 

Kapadokya'da bağcılığın bu denli gelişmesinin ardındaki nedeni Kızılırmak'ın , bölgenin volkanik toprak özelliği ve arazinin engebeli yapısının uyum içinde eski çağlardan beri varoluşudur.

Kapadokya'da şarabın ne zaman ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte , üzüm yetiştiriciliği ve üzümden şarap elde etmenin bölge tarihi kadar eski olduğu düşünülebilir. Yine aynı şekilde, şarabın doğum yerlerinden birisi olarak kabul edilen ve M.Ö 3000 lerde şarap üretilen Mezopotamya bölgesi'nin batı sınırlarının tarihsel Kapadokya'nın doğusuna dayandığı ( Fırat Nehri) düşünülecek olursa , Kapadokya bölgesi de hemen yanıbaşında üretilen bu üründen nasibini almış olmalıdır.

Büyük Kapadokya'da şarabın üretildiğiyle ilgili bulgular Anadolu'nun tarihöncesine kadar inmektedir. Eski Bronz Çağı'nda ( M.Ö 3000-2000) Kapadokya bölgesi nin hemen kuzeyinde ve daha sonra Hitit yerleşimi de olan Alacahöyük 'te ( Çorum yakınları) Hitit'ler den yaklaşık bin yıl kadar öncesine tarihlenen kral mezarlarında , içine şarap konulmuş olduğu kesin olan altın kaplar bulunmuştur. Bu buluntuların önemli bölümü günümüzde Ankara Anadolu Uygarlıkları Müzesi'nde sergilenmektedir.

M.Ö 2000 lerde Anadolu'nun Asur Ticaret Kolonileri sayesinde yazıyla tanışması sonucu üzüm yetiştiriciliği ve şarap üretimi ile ilgili kayıtlı belgeler artmış ve daha sonrasında kurulan Hitit Devleti ( M.Ö 1650-1200) döneminde Hititler şaraba ' wiyana' adını vermişler ve Anadolu'da 'wiyanawanda' yani şarap ülkesi olarak adlandırılmıştır. İşte o dönemde şarap ve üzümün yoğun olarak üretildiği bölge Kızılırmak (Halys ) ve onun doğusundaki Yeşilırmak olmalıdır. 

Üzüm ve şarap Hitit döneminde gerek kutsal içki olarak Tanrılara sunulmuş, gerekse ticari bir ürün olarak önem kazanmştır. Yine günümüz Kapadokya'sının hemen güneyinde ,tarihsel kapadokya'nın sa içinde yer alan İvriz kaya kabartmasında (M.Ö 7.YY) Hitit Kralı Tanrı ya üzüm salkımları sunarken betimlenmektedir.

M.Ö 6.yy ın ortalarında Anadolu'nun Persler tarafından işgal edilmesi dahi Orta Anadolu'da ve Kapadokya'da şarap üretimini olumsuz yönde etkilememiş ve şarap üretim ve ticareti bu dönemde gelişme kaydetmiştir.

M.Ö 5. yy da yaşamış Bodrum'lu vatandaşımız Herodot da Orta ve Doğu Anadolu şaraplarından övgüyle sözetmiştir. Roma Dönemine gelindiğinde M.Ö 1.yyda Amasya'da yaşamış antik çağların en büyük Coğrafya bilgini olan bir diğer vatandaşımız Amasyalı Strabon özellikle Doğu Kapadokya'da Melitene ( günümüzde Malatya olmalı ) bölgesinin şaraplarını öve öve bitiremez ve bu bölgede , Yunan şarabıyla rekabet eden 'Monarite ' şarabının üretildiğini söyler. Bir diğer gerçek te doğuyla batıyı bağlayan ticaret yolları üzerindeki konumu sayesinde Kapadokya bölgesi'nin şarap ticaretinde önemli bir rol oynamış olmasıdır.

Hz. İsa der ki : ' Ben gerçek asmayım ve babam bağcıdır. Bende meyve vermeyen her çubuğu koparır ve her meyve veren daha çok versin diye onu temizler ' (Yuhanna , Bab15, 1. ve 3. ayetler)

İşte burada kültürlerin sürekliliği birkez daha görülür ve o döneme kadar çok tanrılı dinlerin sembolü olan ve en son da Dionysos veya Baküs'le özdeşleştirilen şarap bir anda Hristiyanlığın sembolü olarak karşımıza çıkar ve belki de Hristiyanların erken dönemde (M.S1-4. yüzyıllar arası) taa uzaklardan gelip Kapadokya'ya yerleşmesinin en önemli nedenlerinden biri olur çıkar. Bu bölgenin toprak yapısı, güvercin gübresiyle birleştiğinde harika ürün verir.

Kapadokya' da şarap üretimi ilk olarak 7.-9. yüzyıllar arasında Arap akınları yüzünden kesintiye uğrar. Daha sonrasında Moğol saldırıları ( 13.yy ortası) bölgede bağcılığı olumsuz etkiler.

Bölgeye Türklerin yerleşmesiyle birlikte bağcılıkta sanıldığı kadar gerileme olmaz. Özellikle Alevi-Bektaşiliğin merkezi Hacıbektaş şehrinin Kapadokya'da bulunması ve bu inanışın şaraba hoşgörüyle bakması nedeniyle bölgede bağcılık ilerler.

14. yüzyılda Anadolu'dan geçen ünlü Arap gezgini İbni Batuta Kapadokya şaraplarından bahseder. Alman gezgin Dernschwam da 1553-55 yıllarında bölgeye yaptığı ziyarette Rumların ürettiği kaliteli şaraplardan sözeder.

18.yüzyılda sadrazam olan Lale Devri'nin ünlü kişiliği Nevşehirli Damat İbrahim Paşa çıkardığı bir fermanla Nevşehir vakıf arazisinden bağcılık için bir yer ayırmıştı. Bu tarihlerde Nevşehir'e gelen 'Boynu ince aşireti' Ürgüp -Göreme arasındaki meşelikleri kaldırıp yerine bağ tesis etmişlerdir. Hatta Sadrazam Damat İbrahim Paşa gerekli ise Kurtderesi, Uçhisar arasındaki düz yerlerde bağcılık için yer ayrılabilir diye emretmiştir.

Araştırmacı yazar Sula Bozis, Kapadokya ile ilgili hazırladığı çok değerli bir eser olan 'Kapadoya Lezzeti ' adlı kitabında şöyle demektedir : '1920 ler öncesinde Niğde'nin köylerinden olan Tenei, Andaval, Sinasos ( Mustafapaşa ) , Prokopi ( Ürgüp ), Neapoli ( Nevşehir ) çevresindeki bağlardan elde edilen üzümler rakı ve şarap üretiminde kullanılırdı. '

Yine aynı kitaptan bir alıntı : ' Müslümanlar ve Hristiyanlar tarafından tüketilen rakı, soğuk algınlığına ve şiddetli soğuğa karşı ilaç niyetine kullanılırdı. Şarap, Hristiyanlarla Bektaşi ve Aleviler tarafından içilirdi .'

Bölge bağcılığına vurulan en büyük darbe 1920 lerdeki nüfus değişimiyle Rumların bölgeden tamamen ayrılması ve yerlerine gelen Türklerin bu alan yeterli ilgiyi göstermemesi sonucu olur.

Ancak son yıllarda iç ve dış turizmin artmasının verdiği itici güçle şarap tüketimi artmış ve bu da beraberinde yeni bağ alanlarının yaratılması ve hatta yeni tip üzümlerin denenmesi sonucunu getirmiştir.

İKLİM KOŞULLARI:

Kapadokya bölgesi deniz düzeyinden ortalama olarak 1200 metre yükseklikte, Anadolu platosu'nun tam ortasında volkanik aktiviteler sonucunda yükselmiş bir bölgemizdir. Karasal iklimin tipik özelliklerini yansıtmakla beraber birçok vadide ve Kızılırmak havzasında bağcılık için çok olumlu bir mikroklima gösterir. Bu sayede iklim yer yer yumuşar.

Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer. İlk ve Sonbahar kısadır. Bu bakımdan mevsimsel geçişler oldukça çabuktur. Bölge toprağının önemli bir bölümü tüf dediğimiz volkanik külden oluşmaktadır ve tarım açısından oldukça fakirdir.

Bölgede toprak verimliliğini artırmak için gerek Hristiyanlar, gerekse Müslümanlar tarafından yüzlerce yıl boyunca güvercin gübresi kullanılmıştır. 1936 yılında bölgeye gelen yazar İsmail Habib Sevük , " Nevşehir ve Güvercinler " adlı makalesinde izlenimlerini şöyle aktarmıştır:

"Bağlar. Bağlar.. memleketin geçimi büyük ölçüde bu bağlara bağlı. Şehrin toprağı az ama şehirlinin gayreti çok. Fakat bu yufka toprak bereketli değil. Ne yapmalı ? İstediğin kadar düşün, akla gelir mi , Nevşehir'in bağlarını toprak değil, güvercinler yetiştiriyor."

Nevşehir bölgesinin ortalama sıcaklığı 9-10 derecedir. Bölgede kaydedilen en düşük sıcaklık Ocak ayında -23-25 c en yüksek sıcaklık ise Temmuz ayında 36-37c dir. Yörenin tropik günler sayısı 38 

İlginizi Çekebilir
Whatsapp Telefon